Tarihçemiz
Manyas’ın tarihçesi, Eski Manyas ve Manyas ilçe merkezi olmak üzere iki ana kısımda incelenmelidir. Tarihi kayıtlarda sıkça geçen “Manyas Kalesi”, günümüzde Eski Manyas olarak bilinen, Manyas ilçesine bağlı köyün bulunduğu yerdir. İlçe merkezi olan Manyas ise çok daha sonra kurulmuş ve aynı isimle anılmıştır.
Manyas (İlçe Merkezi)
Manyas kasabası, Manyas Gölü ovasının güneyinde, denizden 46 km uzaklıkta yer alır. Güney ve güneybatısı fundalarla kaplı tepelerle çevrili olup, doğusu Susurluk ve Karacabey ovalarına doğru uzanır.
Manyas ovasının en derin noktası, eski adı ARETİTİS LİNNE olan Manyas Gölü’dür.
Manyas ovası, özellikle kuşlarıyla ünlüdür. Kuş Cenneti olarak bilinen bölge hakkında, XKOPAAL-Hellenio adlı eserde, bol miktarda çeşitli kuş türünün bulunduğu belirtilmiştir. (Kaynak: Ekrem AKURGAL-Kyzikos ve Ergili Araştırmaları; Anatolia 1956)
Manyas ilçesinin bulunduğu bölgede, eski dönemlere ait kalıntılar dışında pek fazla iz bulunmamaktadır.
Coğrafyacı Strabon’a göre, bölgenin en eski sakinleri Dolionlar‘dır. Apollodoros’a göre ise Dolionlar, Daskileina’dan başlayıp, Gönen, Karacabey (Rindakos), Mustafakemalpaşa (Adaranas Çayı) arasındaki bölgeye kadar uzanan bir alanda yaşamışlardır.
Eski adı MİLOTOPOLİS veya PEMANİNOS olan Manyas’ın Ergili mevkiinde 1952 yılında yapılan kazılarda, M.Ö. 7. yüzyıla ait Protokorinth seramik parçaları ve M.Ö. 6. yüzyıla ait Doğu Yunan seramik parçaları bulunmuştur.
Ayrıca, döküntü toprak içinde bulunan bir Ahamenid bullası, bölgenin bir zamanlar İranlılara ait bir merkez olduğuna işaret etmektedir. Bunun dışında Helenistik ve Roma dönemine ait adak ve mezar kabartmaları da bulunmuştur.
1955 yılındaki çalışmalarda, M.Ö. 4. yüzyıla ait Yunan seramiği, İon döneminden çeşitli mimari parçalar ve Helenistik döneme ait sur kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.
Bu bulgular, bölgenin en geç M.Ö. 7. yüzyılın başında yerleşime açıldığını, İranlıların burada sadece bir işgal kuvveti bulundurduğunu ve şehrin Yunanlılar tarafından iskan edildiğini göstermektedir.
Günümüze Ulaşan Kalıntılar:
a) Manyas’ın 2 km güneybatısında, “Macar Değirmeni” olarak bilinen alanda, günümüz ısıtma sistemlerine benzer bir hamam ve çevresinde yaklaşık 1000 dekarlık bir alana yayılan şehir harabesi ve temel kalıntıları.
b) Manyas’ın 5 km batısında, şifalı su ılıcalarının bulunduğu bölgede, toprağın 1.5-2 metre altında kalmış hamam temel yapısı.
c) Manyas’ın kuzeyinde, Kavakalanı mevkiinde 1000 dekarlık alana yayılmış temeller.
Ayrıca, bu alanların doğusunda, kasabanın etrafında yer alan “Maltepe” adı verilen yüksek tepede çeşitli mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarlardan toprak gözyaşı kupaları, yağdanlıklar ve küçük şarap testicikleri çıkarılmıştır.
1204 yılında Haçlılar bölgeyi işgal etmişlerdir. Daha sonra Bizanslılardan Selçukluların egemenliğine geçen yöre, Anadolu Selçuklu Devleti’nin çöküş döneminde (13. yüzyıl sonları) Karasibey tarafından ele geçirilmiştir.
Karasibey, 1293 yılında Balıkesir’i merkez yaparak bölgeyi yönetmiştir. Manyas da bu bölgeye dahil olmuş ve 1337 yılında “Karasi Vilayeti” adıyla Osmanlı yönetimine geçmiştir.
1877 Türk-Rus Savaşı (93 Harbi) sonrasında, Kırım Türklerinden oluşan 25 hanelik bir göçmen kafilesi, Romanya üzerinden gelerek bölgeye yerleşmiş ve çevre köylüler tarafından “Tatar Köyü” olarak adlandırılmıştır.
Bundan 15 yıl sonra Kafkasya’dan gelen 25 hanelik bir göçmen kafilesi Maltepe eteklerine yerleşmiştir. Daha sonraki dönemlerde Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan gelen göçmenlerin de katılımıyla Tatarköy büyümüştür. Bunun sonucunda, 3 km kuzeyde bulunan Kayaca köyündeki nahiye teşkilatı buraya taşınmış ve Bandırma’ya bağlı Manyas nahiyesi kurulmuştur.
Manyas, Kurtuluş Savaşı sırasında Anzavur ve Çerkes Ethem ayaklanmalarına sahne olmuştur. 14 Eylül, Manyas’ın düşman işgalinden kurtuluş günü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır.
Manyas, 1936 yılına kadar Bandırma’ya bağlı bir bucak iken, Aralık 1936’da ilçe statüsü kazanmıştır.
Eski Manyas’ın Tarihçesi
Eski Manyas harabeleri, iki ayrı tepe üzerinde ve aralarında derin olmayan bir çukur bulunan iki grup halinde yer alır.
Birinci Tepe (Bizans Dönemi)
Manyas’ın güneyindeki ilk tepenin güney yamacında, Bizans dönemine ait olduğu düşünülen ve POEMANBUN adını taşıyan bir kale kalıntısı bulunmaktadır. 1204 yılında Fransızlar tarafından işgal edilen bu kale, 1336-1337 (Hicri 737) yıllarında Karesi Vilayeti adıyla Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır.
Güney, güneydoğu ve kuzeydoğusunda üç kule köşesi ve bunları birbirine bağlayan sur duvarları hala görülebilmektedir. Kalıntılar büyük ölçüde duvarlardan oluşmakta ve aynı zamanda 2×1 metre boyutlarında büyük, yontulmuş taşlar bulunmaktadır. Kalenin içinde küçük, fıçı şeklinde bir oda yer alır.
J.A.R. Munro tarafından yayınlanan kitabeler, Agustus döneminden önce (M.Ö. 42) yaşamış olan Herostratos’a ait bir şeref iradesi olarak yorumlanmıştır. Bu kitabede, prokonsül Musius Scaevola onuruna düzenlenen oyunlardan bahsedilmektedir.
İkinci Tepe (Osmanlı Dönemi)
Kalenin güneydoğusundaki ikinci tepede, Osmanlı Devri’nin ilk yıllarına ait bir cami ve türbe harabesi bulunmaktadır. Caminin kuzeyinde, içinde üç boş mezar bulunan bir türbe kalıntısı yer almaktadır. Bu türbe, alçak sekiz köşeli bir kasnak üzerinde, yan tromplara dayanan bir kubbe ile örtülüdür. Osmanlı mimarisine uygun olarak, yontma taş ve tuğla sıralarının bir arada kullanıldığı bir yapı tekniği görülmektedir. Binanın tarihi ve kitabesi bulunmamakla birlikte, mimari özellikleri eski Osmanlı dönemine işaret etmektedir.